Eğitim-İş, üniversitelerde adalet, eşitlik ve liyakat esaslı bir yönetim anlayışının bir an önce sağlanması gerekçesiyle Yükseköğretim Kurulu önünde bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay yaptı. Sendika üyeleri açıklama yapılırken ellerinde “AKP modeli, akraba işletmesi üniversiteler istemiyoruz”, “Kadroda yandaşlık değil liyakat” dövizleri ile birlikte “Kayyum rektör gidecek, demokrasi gelecek” ve “Atanmış rektör istemiyoruz” sloganları attı. Üniversitelerin, 22 yıldır izlenen politikalar sayesinde birer lise kuruluşları haline geldiğini ve akademik, mali özerkliği olmayan, rektörler eliyle eşe dosta akademik unvan dağıtılan yerler olduğunu söyleyen Özbay, “Bu politikalar birkaç yıl daha sürdürülürse Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke Türkiye üniversitelerinden mezun olanlara denklik belgesi vermeyecektir. Bunun küresel ekonomide karşılığı, gençlerimizin ellerindeki diplomalarla yurt dışında çalışamamalarıdır. Böyle bir tablonun karşısında zeki, çalışkan gençlerimiz, daha fazla yurt dışında üniversite eğitimi kovalayacaktır” diye konuştu.
”ÖZGÜRLÜKLERİN KURUMSAL DÜŞMANI”
Öğrencilerin üniversite eğitimindeki yolculuğunu belgeleyen Mavi Diploma uygulamasının tüm üniversitelerde zorunlu olması gerektiğini kaydeden Özbay, YÖK’ün 12 Eylül kurumu olduğunu ve bunu icraatlarıyla daima hatırlattığını belirterek, YÖK için “Kurulduğundan bu yana akademik özgürlüklerin kurumsal düşmanı olmak bu kurumun temel özelliği olmuştur” dedi.
”ETKİN İŞLEV İÇİN ELZEMDİR”
Mustafa Kemal Atatürk’ün, üniversiteleri, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmanın ve kalkınmanın temel unsurlarından biri olarak gördüğünü anımsatan Özbay, “Üniversitelerin özerkliğinin tam olarak sağlanması, siyasi müdahalelerin önlenmesi, akademik kadroların niteliğinin artırılması ve araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi, üniversitelerin daha etkin bir şekilde işlev görmesi için elzemdir” ifadelerini kullandı.
”ERDOĞAN’IN BAŞARAMAYACAĞI BUDUR”
Üniversitelerin, iktidar partisinin ve gerici işbirlikçilerinin arka bahçesi haline getirilmeye çalışılmasına vurgu yapan Özbay, “Cumhurbaşkanı Erdoğan Boğaziçi Üniversitesi’ne müdahalesini meşru göstermek için üniversitenin ‘pergeli açık tutmadığı’ biçiminde bir eleştiride bulunmuştu. Dediği bizim akademisyenlerimizi üniversiteye almıyorsunuz. Oysa Başbakan olarak atadığı Davutoğlu o üniversitenin hocasıydı. Şu an ki rektör de yine Boğaziçi Üniversitesi’nin hocası. Pergelin açık tutulmayan kısmı öğrenci alımıyla ilgili ise Boğaziçi Üniversitesi bütün öğrencilerini YKS ile alıyor. Boğaziçi Üniversitesi’ni diğer üniversitelerden ayıran temel özellik YKS’de ilk sıralarda olmak. Tayyip Erdoğan ve yanındakilerin asla başaramayacağı da budur” dedi.
”SİYASİ BASKILAR ARTMADI”
Özbay, üniversitede görev yapan akademik ve idari personelin sorunlarını ise maddeler halinde özetledi. İşte o maddelerden bazıları:
* Akademik personel üzerindeki siyasi baskılar her geçen gün artmaktadır.
* Artan enflasyon karşısında üniversite personelimizin alım gücü düşmektedir. Maaşlar, olması gerekenin çok uzağında kalmış, üniversite çalışanları ciddi bir ekonomik sıkıntıyla karşı karşıya bırakılmıştır.
* Akademik personelin görevde yükselme ve unvanlarına uygun kadrolara atanmasında ciddi sorunlar yaşanmaktadır.
* Akademik personelin idari görevlerde görevlendirilmesi, onların akademik çalışmalarını aksatmakta ve aynı zamanda idari personelin kariyer basamaklarında ilerlemelerini engellemektedir.
* Döner sermaye payları adil bir şekilde dağıtılmamaktadır.